Osteoartritte Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Osteoartrit yani kireçlenme, eklemlerin üzerini kaplayan kıkırdak dokusu ve altındaki subkondaral (kıkırdak altı) kemiğin farklı nedenlerle dejenere olması ile ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. Genellikle yaşa bağlı ortaya çıksa da enfeksiyonlar, romatizmal hastalıklar, travmalar, genetik faktörler, kilo ve bazı mesleki nedenler de hastalığın ortaya çıkmasında etkilidir. Eklem kıkırdağı ile kıkırdak altındaki kemikte yapım ve yıkım arasındaki dengenin bozulması sonucu ortaya çıkan dejeneratif bir eklem rahatsızlığı olan osteoartrit, yaşlılarda kas-iskelet sistemi yeti yitiminin en yaygın nedenidir. Osteoartrit aynı zamanda toplum üzerinde çok büyük bir ekonomik yük oluşturmakta ve yaşlanan nüfus için önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır.

Osteoartritin tedavisi sürecinde farklı yaklaşımlar tercih edilebilir. Özellikle erken evrelerde ve genç hastalarda cerrahi dışı tedaviler her zaman önceliklidir. Eğer hasta kiloluysa kilo verilmesi, eklemi koruyacak ve hareketli tutacak doğru egzersizlerin yapılması tavsiye edilir. Bu süreçte hastalığa bağlı ortaya çıkan ağrıyı azaltmada ağrı kesici ilaçlar da kullanılabilir.

Günümüzde, bu süreçte en çok tercih edilen ilaç gruplarından biri de osteoartritte semptomatik yavaş etkili ilaçlar olup ingilizce “symptomatic slow-​acting drugs for osteoarthritis” (SYSADOA) olarak bilinirler. Farklı etken maddelerle eklem bölgesindeki ağrı hafifletmeyi ve eklem fonksiyonunu korumayı amaçlayan bu ilaçlar, düzenli ve doğru şekilde kullanıldığında kireçlenmenin neden olduğu ağrı şikâyetlerini azaltmakta ve hastanın yaşam kalitesinin yükselmesine yardımcı olmaktadır.

Semptomatik Yavaş Etkili İlaçlar Nelerdir?

1990’lı yıllarda, kireçlenmeye dair elde edilen bulgular, hastalığın altında yatan nedenleri hedef alarak, ikincil etkilerle semptomatik tedavi sağlayan “kondroprotektif (eklem koruyucu)” maddelerin kullanımına zemin hazırlamıştır. Günümüzde kireçlenme tedavisinde giderek daha çok tercih edilen osteoartritte semptomatik yavaş etkili ilaçlar, kısaca “SYSADOA” olarak da bilinmektedir. Antienflamatuar etkisi olan SYSADOA’lar, oral veya eklem içine, enjeksiyon yoluyla  kullanılabilirler. Yapılan pek çok araştırmada, SYSADOA ile tedavi olan hastalarda, NSAİİ (non-steroid antienflamatuar ilaç) kullanan hastalara göre daha uzun süreli etki görüldüğü de saptanmıştır. Kendi içlerinde;

  • Avokado- soya ekstresi (ASU)
  • Kıkırdaklı matriks öncülleri (Glukozamin, kondroitin sülfat ve hyaluronik asit)
  • Sitokin modülatörleri (Diaserein)
  • Bifosfonatlar olarak sınıflandırılırlar.

Semptomatik Yavaş Etkili İlaçların Türleri Nelerdir?

  • Avokado/soya fasulyesi sabunlaşmamış ekstresi (Avocado/Soybean Unsaponifiables – ASU) Temel etken maddesi soya fasulyesi ve avokadonun sabunlaşmamış maddeleridir. Bu ilaçların bir kapsülü içerisinde 100 mg sabunlaşmamış avokado yağı ve 200 mg sabunlaşmamış soya yağı bulunur. ASU, kıkırdak hücreleri üzerinde anabolik (yapımı artırıcı) , anti-katabolik (yıkımı azaltıcı) ve antienflamatuvar özelliklere sahip, sterol bakımından zengin hidrolize bir lipit fraksiyonudur. ASU’nun inflamatuvar sitokinleri baskıladığı ve kolajen sentezini uyardığı bilinmektedir.
  • Kondroitin sülfat: Amino şeker sınıfında değerlendirilir ve vücudun kendi yapısında da bulunur. En önemli görevlerinden biri kıkırdak dokusunu beslemek ve güçlendirmektir.
  • Diaserein: Pro-inflamatuvar, pro-katabolik sitokinlerin yapımını ve aktivitesini baskılar. Kıkırdak büyüme faktörlerinin yapımını ve kıkırdak yapı taşlarının sentezini uyarır.
  • Glukozamin sülfat: Eklem kıkırdak yapısında doğal olarak bulunan bir maddedir, eklem kıkırdağının korunmasında ve tamirinde etkilidir.
  • Hyaluronik asit: Eklemde bulunan sinoviyum sıvısında doğal olarak bulunur. Eklem bölgesine yapılan takviye ile birlikte bölgenin daha kaygan bir yapıya kavuşmasına ve rahat hareket etmesine yardımcı olur.
  • Risedronat: Kemik yoğunluğunun artırılmasına yardımcı olarak kireçlenmeye bağlı aşınmayı azaltabilir.

Semptomatik Yavaş Etkili İlaçlar Nasıl Etki Eder?

  • Kireçlenmenin en belirgin özelliği zaman içerisinde eklem hareketlerini ciddi ölçüde kısıtlamasıdır. Eklemde oluşan hasar, zamanla kıkırdakların arasında kayganlık sağlayan “sinoviyum” sıvısının yapısının da değişmesine yol açar. Bu nedenle eklem hareketleri ağrılı bir hâl alır. Aynı zamanda aşınan kıkırdak, zamanla kemik dokusunun da zarar görmesine neden olur. Kemikler birbirine sürttükçe ve aşırı yük aldıkça bölgede yangı reaksiyonu belirginleşir.

    Bu nedenle tedavide kullanılan cerrahi dışı yöntemlerde bölgeyi kaygan tutacak desteği sağlamaya da odaklanılır. Bu noktada hyaluronik asit ile birlikte kullanılan semptomatik yavaş etkili ilaçlar da oldukça etkilidir. Özellikle diz ve kalça bölgesindeki kireçlenmede, yapılan pek çok araştırma oldukça başarılı sonuçlar ortaya koymuştur. İlacın içeriğinde bulunan proteoglikanlar, merkezi bir protein çekirdeğine bağlı olan, glukozaminoglikan ve oligosakkarit adı verilen maddelerin çoklu zincirlerinden meydana gelen büyük moleküllerdir. Bu moleküllerin en önemli etkisi ise dizde koruyucu özelliği olan kaygan ve elastik bir tabaka oluşturması ve kıkırdağın yapısına katılmasıdır.

ASU Nedir ve Nasıl Etki Eder?

  • ASU, 300 mg sabunlaşmamış avokado ve soya ekstresi içerir (100 mg sabunlaşmamış avokado yağı, 200 mg sabunlaşmamış soya yağı) ve osteoartritte semptomatik yavaş-etkili ilaçların (SYSADOA) yeni bir sınıfında yer almaktadır, bu sınıf gecikmeli ortaya çıkan etkiyle karakterizedir. Avokado veya soya fasulyesinden elde edilen ekstreler geleneksel tıpta uzun yıllardır kullanılmaktayken 1950’lere kadar sabunlaştırılamayan (yapısını kaybetmeyen) kısmının terapötik özellikleri klinik olarak araştırılmamıştır. Sabunlaştırılamayan avokado ve soya fasulyesi yağının tedavi edici faydalarına yönelik araştırmalar 1950’lerde ilk kez Profesör Henri Thiers (1902-1979) tarafından başlatılmış ve terapötik faydaları keşfedilmiştir. Osteoartrit alanında kullanılan ASU’ya, ilaç statüsünde ruhsatlandırmaya ilişkin gerekliliklere uygun olarak 1992 yılında pazarlama ruhsatı verilmiştir.

    ASU, kondrositler (kıkırdak hücreleri) üzerinde, anabolik (yapımı artırıcı), anti-katabolik (yıkımı azaltıcı)  ve antiinflamatuvar özelliklere sahip, avokado ve soya fasulyesinden elde edilen sterol bakımından zengin hidrolize bir lipit fraksiyonudur. Çalışmalar ASU’nun IL-1, IL-6, IL-8 ve prostaglandin E2 gibi inflamatuvar sitokinleri inhibe ettiğini ve TGF-beta üretimini, kolajen ve agrekan sentezini stimule ettiğini göstermiştir. Osteoartrit ile ilgili yapılan klinik çalışmalarda 6 ay boyunca ASU tedavisinin, eklem ağrısında önemli bir azalma ve fonksiyonel yeteneklerde artış sağladığı gösterilmiştir.

Semptomatik Yavaş Etkili İlaçları Kullanırken Nelere Dikkat Edilmelidir? 

  • Semptomatik yavaş etkili ilaçlar genellikle iyi tolere edilir. Bu nedenle hastanın yaşam kalitesini düşüren ciddi yan etkilere neden olmazlar. Bununla birlikte tedavi sürecinde yenilikçi bir yaklaşım olduğu için yan etkileri üzerine çalışmalar hâlâ devam etmektedir.
    İlaçların semptomatik etkileri yaklaşık 30-45 gün içerisinde kendini gösterir. Bu nedenle SYSADOA’ların kullanımında en önemli nokta ilacı düzenli olarak kullanmaktır. İlaca başlandıktan kısa süre sonra kullanımı bırakılırsa etkiler net bir şekilde kendini gösteremez. Birçok hastaya semptomatik yavaş etkili ilaçların kullanımının ilk döneminde NSAİİ kullanımı tavsiye edilir. NSAİİ’lar bir anda bırakılmadan, birkaç hafta birlikte kullanılır. Bu süreçte SYSADOA’lar da alınmalı ve doktor kontrolünde uygun bir zamanda NSAİİ’lar bırakılmalıdır.

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Ümit DİNÇER
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Fizik tedavi ve Rehabilitasyon alanında uzman olan sayın Dinçer, 1970 yılında Kayseri’de doğmuştur. İyi derecede İngilizce bilen Prof. Dr. Ümit Dinçer, osteaoartrit alanında önde gelen uzmanlardan birisidir.