Osteoartrit Nedir?

“Osteoartrit ne demek?” sorusuna eklemlerin fonksiyonunu olumsuz etkileyen ve eklemde hareket kısıtlılığına neden olan, dejeneratif eklem hastalığıdır yanıtını verebiliriz. Yaygın olarak “kireçlenme” adıyla da bilinen bu hastalık, özellikle 40 yaş sonrası  ortaya çıkar. Tüm dünyada en sık görülen artrit türüdür ve sadece eklem kıkırdağını değil; eklemdeki tüm yapıları etkiler.

Kıkırdak dokusunda bozulmaya, kıkırdağın incelmesine, aşınmasına neden olur. İlerledikçe eklemde tahribat yaratır; tüm eklemi etkileyen bir hâl almasıyla birlikte de hareket kısıtlılığı ve ağrı şikâyetleri ortaya çıkar. Eklem kıkırdağında görülen yapısal değişimler altındaki kemik dokusunda da değişime neden olur ve eklem kenarında çıkıntı (osteofit), şişlik gibi semptomlarla kendini belli edebilir.

Kireçlenmenin Sebepleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

Kireçlenmeyi başlatan ve ilerleten birtakım risk faktörleri vardır. Hasta bir veya daha fazla risk faktörünü birlikte taşıyabilir. Genç yaşlarda yaşanan eklem travması, enfeksiyon veya inflamatuar hastalıklar zamanla osteoartrit oluşumunu hem erken başlatır hem de kolaylaştırır. Aynı zamanda kişinin fiziksel yapısı ve genetik yatkınlığı da hastalığın ortaya çıkmasında etkili olabilir. Osteoartrit için risk kabul edilen başlıca faktörler şunlardır:

  • Yaş ve cinsiyet: Hastalık, genellikle 40 yaş ve üzeri bireylerde görülür. Orta yaş öncesinde ortaya çıkması ise oldukça nadirdir. Özellikle kadınlarda, menopoz sonrası dönem hastalığın oluşmasında önemli bir etken olduğu kabul edilir. Yaşın ilerlemesiyle kas kitlesi ve gücü azalır. Bu süreçte fiziksel aktivite azalır, eklemi koruyan kas grupları zayıflar. Bu durum kıkırdak ve kıkırdak altı kemik yapının harabiyetine sebep olur.
  • Genetik Faktörler ve Eklem Hastalıklarına Yatkınlık: Kıkırdak yapısında ve içeriğindeki maddelerde kalıtımsal aktarımın rolü büyüktür. Genetik yatkınlığı olan ailelerin bireylerinde, erken yaşlardan itibaren eklem hastalıklarının semptomları görülebilir. Özellikle “nodüllü el osteroartriti” olarak bilinen türünde, genetik faktörlerin etkisi oldukça belirgindir.
  • Travmalar ve Geçirilen Eklem Yaralanmaları (Mekanik Faktörler): Yıllar boyunca oluşmuş, küçük ve tekrarlayıcı travmalar, kıkırdaklarda yıkıma neden olduğu için uzun vadede bu rahatsızlığa yol açabilir. Özellikle futbol, voleybol ya da basketbol gibi eklemlerin aşırı kullanıldığı sporlarla uğraşan kişilerde diz artriti sık görülür. Balerinlerde ise el ve ayak osteoartriti ortaya çıkabilir.
  • Aşırı Kilo ve Obezite: Kilo artışı, diz ve ayak eklemlerine binen yükün artmasına neden olur. Bu durum kısa vadede etkilerini göstermese de yıllar içerisinde dokuların yıpratır ve hasar verir. Bu da osteoartrit için ciddi bir risktir.
  • Hareketsizlik: Düzenli egzersiz yapmak, osteoartritin engellemenin en iyi yollarından biridir. Bölgedeki kasların güçlenmesini sağlayarak dokuları destekler ve travmalardan korur. Hareketsiz yaşam tarzına sahip kişilerde ise eklem esnekliği azdır. Egzersiz yapılmadıkça destekleyici görevi olan kaslar da zayıflar ve dokuların yükü kaldırma gücü de olumsuz etkilenir.
  • Şekil Bozuklukları ve Kıkırdak Yapısını Etkileyen Hastalıklar: Romatoid artrit, diyabetik nöropati, doğuştan kalça çıkığı, septik artrit gibi hastalıklar kıkırdak sağlığını olumsuz etkileyerek aşınmaya neden olabilir. Dolayısıyla uzun vadede kireçlenme gelişme ihtimali de artar.

Kireçlenmenin farklı sebepleri de olabilir. Bu yaygın görülen sebeplerden hangisinin sizin probleminizin kaynağı olduğunu tespit etmek son derece önemlidir. Zira doğru kaynağa ulaşmak, çözüm şansını beraberinde getirir.

Kireçlenme Belirtileri Nelerdir?

Kireçlenme, genel olarak oluştuğu eklem bölgesinde ağrı ile karakterize olan bir hastalıktır. Temel patolojik değişimler; bağ dokularında, subkondral kemikte, eklem sıvısında ve kapsülde görülebilir. Bu nedenle dizde sıvı kaybı ve kireçlenme belirtileri kimi zaman benzer olabilir. Rahatsızlığa dair temel patoloji ise ilerleyici özellikteki hareket kaybıdır. En yaygın osteoartrit belirtileri şunlardır:

  • Ağrı: Hastalarda en sık görülen, başlıca şikâyettir. Genellikle “sızı” şeklinde ifade edilir. Kireçlenme ağrısı, rahatsızlığın seyrine göre, her hastada farklı şiddette olabilir. Başlangıç evresinde hafif ve efora dahalı olan ağrılar, zaman içerisinde artabilir ve dinlenme pozisyonundayken bile hissedilebilir hâle gelir. Etkilenen bölgeye göre, aktivite sırasında ve soğuk havalarda ağrı da artabilir.
  • Tutukluk Hissi: Özellikle uzun süren hareketsizlikten sonra hissedilir. Bu nedenle sabahları oldukça yoğundur. Tutukluk hissi genellikle uzun süre devam etmez. Aralıklı olarak tekrar eder ve 15 dakikadan fazla sürmesi oldukça nadirdir.
  • Eklem Bölgesinde Şişlik: Kıkırdağı çevreleyen zarın (sinovium) etkilendiği olgularda ve eklem sıvısının tüketimi olan hastalarda şişlik de sık rastlanan bir semptomdur. Kıkırdak hasarına bağlı olarak kemik uçlarında doku şişlikleri oluşabilir. Bu da bölgenin yumrulu görünmesine yol açar.
  • Krepitasyon: “Çıtırtı sesi” olarak da tanımlayabileceğimiz bu semptom, kıkırdak kaybı hasarı ve  eklem yüzeyinin düzensiz hâle gelmesi sonucu ortaya çıkar. Dizde kireçlenme belirtileri arasında ilk sıralarda sayılabilir ve her hareket sırasında kişi bu tıkırtı seslerini duyabilir.
  • Hareket Kısıtlanması: Rahatsızlığın ileri evrelerinde ortaya çıkan belirtidir. Osteoartrit, ilerleyici bir hastalıktır. Bu nedenle başlangıçta ağrı ile başlayan süreç, son noktada etkilenen bölgenin normal yapısının tamamen bozulmasına neden olur. Uygun yöntemlerle önlem alınmazsa, hareket kısıtlılığı kişinin günlük aktivitelerini aksatabilir ya da bölgede sakatlığa neden olabilir.

Osteoartrit belirtileri zaman zaman artıp-azalabilir. Bununla birlikte ilerleyici özellikte olduğu için yıllar içerisinde bölgedeki hasar da artar ve kıkırdak giderek incelir. Bu nedenle teşhis konmuş hastalarda, belirtiler hafiflese bile hastalığın tamamen ortadan kalktığını düşünmek, yanlış bir yorum olacaktır.

Kireçlenme Nasıl Teşhis Edilir?

Eklem ağrısı, şişkinlik, eklemden ses gelmesi ve tutukluk hissi osteoartritin temel semptomları olsa da bu şikâyetler farklı ortopedik hastalıklarda da görülebilir. Bu nedenle teşhis sürecinde mutlaka detaylı inceleme yapmak ve kireçlenmeyi diğer eklem hastalıklarından ayırmak oldukça önemlidir. 

Pek çok hastalıkta olduğu gibi teşhis sürecinde ilk adım; alanında uzman ve deneyimli bir doktorun yapacağı detaylı fizik muayenedir. Fizik muayenede inspeksiyon (gözle) ve palpasyon (elle) muayene yapıldıktan sonra gerekli tetkikler istenebilir. Elle muayene aşamasında bilateral yani simetrik bir değerlendirme yapmak oldukça önemlidir. Böylece bölgede anormal bir şişlik olup olmadığı net bir şekilde anlaşılabilir.

Direkt radyografi yani röntgen filmi, hastalığın değerlendirilmesinde başlıca yöntemdir. Bununla birlikte kesin tanı ve hastalığın şiddetini anlamada yetersiz olabilir. Bu nedenle bulguları kapsamlı olarak değerlendirmek ve diğer eklem hastalıklarından ayırmak için detaylı görüntüleme yöntemlerinden destek alınabilir.

Kan testleri, bu noktada tercih edilebilecek önemli bir tetkiktir. Kan tahlili doğrudan osteoartrit tanısı konulmasını sağlamaz. Ancak romatoid artrit gibi iltihap kaynaklı diğer eklem hastalıklarının dışlanmasında hekime yardımcı olur. Gerekli durumlarda kemik sintigrafisi sonuçları da kan testleri ile birlikte değerlendirilebilir.

Osteoartrit hastalarında tanı için direkt radyografi önemli bilgiler verir. Bazen ait yumuşak dokuların durumunu ve kemik ödemini değerlendirmek için Manyetik Rezonans (MR), kemik dokularını incelemek için ise Bilgisayarlı Tomografi (BT) gibi gelişmiş görüntüleme yöntemlerinden destek alınabilir.

Kireçlenme Vücudun Hangi Bölgelerinde Meydana Gelir?

Osteoartrit, vücuttaki tüm eklemlerde görülebilir. En sık görüldüğü bölgeler ise el, omurga, kalça, diz ve ayak bilekleridir. Bu eklemlerin her birinde görülen kireçlenmenin farklı nedenleri, belirtileri ve tedavisi olabilir.

Omuzda Kireçlenme

Omuz eklemi, vücudun en esnek eklemidir. “Humerus” olarak da adlandırılan kol kemiğinin bilyeye benzer uç kısmı, “glenoid” denilen yuvanın içerisine yerleşir. Kol kemiğinin uç kısmının sağlıklı bir şekilde bu yuvada çalışmasını sağlayan ise yumuşak dokular, kaslar ve kıkırdak dokusudur. Bu yapı sayesinde eklem kolayca çalışır ve hareket eder. Omuzda kireçlenme olduğunda ise bu hareket büyük ölçüde kısıtlanır. Omuzdaki kıkırdaklar çatlayıp, hasar gördükçe kemiğin yüzeyi pürüzlü bir hâl alır. Dolayısıyla yuva kısmı da yıpranır ve eklemin kaygan yapısı bozulur. Bu durum, kemiğin üzerinde osteofit yani kemik çıkıntısı oluşumuna neden olur.

Omuz kireçlenmesi, diz ve kalça bölgesindekilerden sonra, en sık görülen artrit türüdür. Eklemdeki hasar, omuz hareket kabiliyetini ciddi oranda etkiler. Bunun sonucunda da kolu aşağı, yukarı ve yanlara doğru hareket ettirmek zorlaşır. İlerlemiş olgularda ise kol hareketleri tamamen engellenebilir.

Elde Kireçlenme

Günümüzde en çok karşılaşan osteoartrit bölgesi de eldir. Elde kireçlenme sorunu genellikle parmaklarda yoğunlaşır. Sıklıkla eklem içi basıncı artıran ve parmak eklemini zorlayan işlerde çalışan kişilerde görülür.Beden gücüyle, ağır işlerde faaliyet gösteren  işçilerde, terzilerde, sürekli bez sıkmak zorunda kalan temizlikçilerde bu rahatsızlığın görülme olasılığı oldukça fazladır. Bununla birlikte titiz ev hanımlarında ve sık sık ağır kaldırmak zorunda kalan kişiler arasında da yaygındır.

Bu hastalık, özellikle parmakların uç eklemlerinde ortaya çıkar. Daha az sıklıkla orta eklemlerde yoğunlaşır. Parmakların uç eklemlerinde oluşan ve eklemin büyümesiyle ortaya çıkan yapılara “Heberden nodülü”; orta eklemlerde görülenlere ise “Bouchard nodülü” denir. Baş parmak kökü kireçlenmesi ise “Rizartroz” olarak adlandırılır. El osteoartriti, kadınlarda ve ailesinde kireçlenme hastalığı olanlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Yüksek risk grubundaki diğer kişiler ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Kronik böbrek yetmezliği olan ve diyalize giren hastalar
  • Hipermobilitesi olan kişiler (Aşırı hareket kapasitesine sahip eklem yapısı olanlar)
  • Kas zayıflığı olan hastalar

Eğer ailesinde el kireçlemesi olan ve yüksek risk grubuna dâhil bir kadınsanız dikkatli olmanız tavsiye edilir. Böylece belirtileri takip edebilir ve hastalığı başında yakalayabilirsiniz. Uygun tedaviler ile çözüme ulaşabilirsiniz.

Ayakta Kireçlenme

Vücudun tüm bölgelerinde olduğu gibi ayak eklemi de zaman içerisinde dejenere olur ve ayak yapılarının aşınması ve fonksiyonlarını kaybetmesi ile ayak osteoartriti ortaya çıkar.
Aşırı kilolu olan, spor ya da travmalar sonucu ayak bileği eklemine aşırı yük binen kişilerde sık görülen bir hastalıktır. Eklem hasarı ayağın farklı bölgelerinde görülebilir. Sporcularda ayak bileğinde oluşma ihtimali fazladır. Halluks rijidus (ayak baş parmağı) kireçlenmesi ise 40 yaş üzeri kadınlarda daha fazla görülen bir artrit türüdür.

Dizde Kireçlenme

Bacak kireçlenmesi denince ilk akla gelen diz kireçlenmesidir. Dizler; vücudun tüm ağırlığını taşıyan, vücudun en önemli eklemlerinden biridir. Hem üzerine binen ağırlık fazla olduğu için hem de sık kullanıldığı için de darbe, yaralanma ve hasarlara en açık bölgedir. Kireçlenme ise erişkin hastalarda diz ağrısının en yaygın nedenlerindendir. “Gonartroz” ismiyle de bilinen bu hastalık, özellikle 50 yaş üzeri kişilerde daha sık görülür. Bununla birlikte spor yapanlarda, romatoid artrit vb. eklem hastalıklarına sahip olanlarda da zaman içerisinde eklemin hasar görmesi ve osteoartrit oluşması söz konusu olabilir.

Dirsekte Kireçlenme

Osteoartrit, genellikle vücudun yoğun olarak yük taşıyan eklemlerinde görülür. Bu nedenle dirsek ekleminde oldukça nadir karşılaşılan bir durumdur. Bununla birlikte çeşitli travmalar, enfeksiyonlar ve inflamasyonlar sonucu bilek, dirsek gibi bölgelerde de ortaya çıkabilir.

Kalçada Kireçlenme

Kalçada kireçlenme, diz osteoartriti  gibi sık görülen eklem hastalıklarındandır. Hastalık, kişinin günlük yaşamınını ciddi ölçüde etkileyebilir. Oturup-kalkarken, eğilirken ya da merdiven çıkma sırasında bölgede ağrı hissedilebilir. İlerleyen dönemlerde istirahat hâlindeyken de ağrı hissi oluşabilir. 

Genellikle ileri yaşlarda görülür. Kalça eklemi hem büyük hem de vücudumuzun en fazla ağırlık taşıyan eklemlerinden biridir. Bu nedenle zaman içerisinde aşınır ve yıpranmaya başlar. Kalçada görülen bu hasar çoğu hastada 60 yaşın üzerinde başlar. Ancak bazı özel durumlarda daha erken yaşlarda başlayabilir. Doğumsal kalça çıkığı, kalça bölgesinde travma, artriti olan; çocukluk döneminde kalça hastalıkları geçiren kişilerde kalçada kireçlenme olma riski çok daha fazladır. 

Boyun Kireçlenmesi

Boyunda kireçlenme (Servikal spondiloz) yaygın bir hastalıktır. Boyun bölgesi, 7 omur kemiği ve bu kemikleri birleştiren disk ve eklem bağlarından oluşur. Bu hastalıkta hasar ilk olarak disklerde başlar ve eklemin stabilizasyonu bozularak bağları ve kemiği dejenere eden güçlere maruz bırakır. Aynı zamanda komşu kıkırdak ve kemik yapısında da değişikliklere neden olur. Sonuç olarak omur kemiklerinin hem yapısı hem de dizilimi bozulur. Boyun kireçlenmesi şu kişilerde daha yaygın görülür:

  • Aşırı kilolu ve hareketsiz kişiler
  • Ağır yük kaldırarak, beden gücü ile çalışanlar
  • Boyun travması geçiren ya da ameliyat öyküsü olanlar
  • Servikal disk fıtığı ya da artriti olanlar

Yukarıda sıralanan kimseler, yüksek risk grubundadır. Eğer siz de risk grubundaysanız eklemlerinizi sık sık kontrol edebilirsiniz. Ufak tefek şikayetleri göz ardı etmeden bir uzmana danışabilirsiniz. Böylece sorunu büyümeden çözmeniz mümkün olur.

Kireçlenme Tedavisi

Kireçlenme tedavisi başta ağrı olmak üzere hastanın semptomlarının kontrol altına alınması, eklem açıklığının ve esnekliğinin maksimum seviyede tutulması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi esasına dayanır. Bu nedenle kesin ve tek bir tedavi yönteminden söz etmek doğru değildir. Tedavi sürecinde kişinin yaşı, yaşam tarzı ve hastalığın derecesi oldukça önemli 3 değişkendir. Bu çerçevede hem cerrahi hem de cerrahi olmayan tedavi metotlarından söz edilebilir.

Osteoartrit tedavisi sürecinde önemli faktörlerden biri de hastalığı tanımaktır. Aşırı kilolu ve hareketsiz kişilerde, uygun tedavi yaklaşımı ile tedavi planı yapılsa da beklenen, etkili sonuçları almak kolay olmayabilir. Bu nedenle eklemlere aşırı yük bindirecek hareketlerden kaçınılması, kilo kontrolü ve doğru egzersizlerin yapılması oldukça önemlidir.

Tıbbî Tedavi

Tıbbî tedavi hastalığın erken evrelerinde, kişinin semptomlarını azaltmayı ve hastalığın ilerleyişini yavaşlatmayı hedefler. Tıbbî tedavi yöntemleri oldukça çeşitlidir. Aşağıdaki listeyi inceleyerek bu yöntemlere göz atabilirsiniz.

  • İlaç Tedavisi: Hastalığın erken evrelerinde, eklemde görülen inflamasyonu azaltmak için çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Sprey, krem, jel gibi lokal uygulamalar ile ağrının geçici de olsa azaltılması sağlanabilir. Antienflamatuar ve ağrı kesici ilaçlar semptomları kontrol altına almada oldukça faydalıdır. Osteoartrit için ağrı kesici olarak, özellikle ağrının alevlendiği ataklarda antiinflamatuar ilaçlar kullanılabilir.  Doktor tavsiyesi ile kıkırdak yapı taşlarını içeren ve tamire aracılık eden  yavaş etkili ilaçlar kullanılabilir.
  • Eklem İçi Enjeksiyon: Kireçlenme ilaçları ile yapılan semptomatik tedavilere ek olarak, eklem içi enjeksiyon uygulamalarından da faydalanılabilir. Eklemde inflamasyona bağlı şişliği  olan hastalarda, kortikosteroid içeren ilaçların eklem içine enjekte edilmesiyle ağrı ve şişlik kontrol altına alınabilir.
  • Hyaluronik asit: Kireçlenme tedavisinde oldukça etkili uygulamalardan biri de hyaluronik asit içerikli enjeksiyonlardır. “Eklem içi kayganlaştırıcı ve kıkırdak destekleyici” olarak da bilinen uygulamada amaç kıkırdak hasarı ile kaybedilen sürtünmesiz hareketi yeniden kazanmak ve içeriğindeki hyaluronik asit ile kıkırdak tamirine katkıda bulunmaktır. Hyaluronik asit enjeksiyonunun ağrı kesici etkisi ise hızlı bir şekilde kendini göstermez, zaman içinde yavaş etki gösterir.
  • PRP: Kireçlenme dahil pek çok eklem hastalığının tedavisinde kullanılan uygulamalardan biri ise PRP’dir (Platelet Rich Plasma). Bu  tedavide kişinin kendi kanından alınan platelet denilen pıhtılaşma hücreleri kullanılır. Platelet hücreleri vücutta doku iyileşmesini arttıran kimi enzim ve büyüme faktörleri içerirler. Bu maddeler enjekte edildikleri bölgede yoğun bir yenilenme ve tamir sürecini başlatırlar veya yürüyen tamir sürecine katkıda bulunurlar. PRP enjeksiyonunun en büyük avantajlarından biri ise bu hücrelerin tamamen kişinin kendi vücudundan alınan, sağlıklı hücreler olmasıdır. Alınan kan örneği santrifüj cihazından geçirildikten sonra platelet bakımından zengin bir plazma hâline getirilir ve kireçlenme olan bölgeye doğrudan enjekte edilir.
  • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: Osteoartritin tedavisinde kasların güçlendirilmesi oldukça önemli bir yer tutar. Eklemi çevreleyen kaslar güçlendikçe, ekleme binen yük azalır. Güçlenen kaslar, vücudun yükünü sağlıklı bir şekilde taşıyarak, hasarın ilerlemesini engeller. Bu nedenle fizik tedavi ve hastanın kendi kendine uygulayabileceği, günlük egzersizler mevcut hasarı tamamen onarmasa da hastalığın ilerlemesini ciddi ölçüde engelleyecektir. Osteoartrit fizik tedavi sürecinde; germe egzersizleri, güçlendirme egzersizleri, eklem hareket açıklığı egzersizleri uygulanabilir. Fizik tedavi ve rehabilitasyonda kas spazmını ve ağrıyı azaltan sıcak-soğuk uygulamalarından, eklem hareket açıklığını artıran uygulamalardan (hidroterapi, elektroterapi, masaj), ağrı kesici modalitelerden destek alınabilir.

Bu tedavilerin tamamı, doktor kontrolünde uygulanır. Tedavilerden birini diğerinden daha iyi addetmek doğru değildir. Size en uygun tedavinin hangisi olduğuna doktorunuz karar verir. Uygun tedavi ile iyileşme sağlamanız mümkün olur.

Cerrahi Tedavi

Kireçlenme ameliyatı” olarak da bilinen cerrahi tedavi seçeneği, çoğunlukla fizik tedavi veya sistemik ilaç tedavisine yanıt alınamayan ya da bu yaklaşımların yeterli olmadığı durumlarda tercih edilir. Bu noktada hastanın yaşı ve ihtiyaçları da oldukça önemlidir. 

Genç hastalarda, genellikle eklemi onarmak ve hasarı minimuma indirmek üzere debridman denilen eklem temizliği yapılır. Yaşı ilerlemiş ve 60’ın üstünde olan kişilerde ise protez ile eklem titanyum komponentle değiştirilir. Bu yöntem osteoartrit tedavisinde son tercih olmalıdır. 60-65 yaş sonrasında tercih edilmelidir. Zira protezlerinde ömrü 15 yıl kadar olup revizyon cerrahisi potansiyel riskler taşımaktadır.

Artroskopik cerrahi, tüm eklemlere uygulanabilen, günümüzün modern cerrahi tedavi yöntemlerinden biridir. Yaygın olarak “kapalı cerrahi” olarak da adlandırılan bu yöntemde, tedavi edilecek bölgeye mikro boyutlardaki, fiberoptik kameralarla ulaşılır. Bir yandan da, eklem bölgesi tamamen açılmadan, küçük kesilerden cerrahi müdahale yapılabilir. Artroskopik cerrahi ile kireçlenme tedavisi sayesinde eklemlerin yıkanır. Tıraşlama yöntemi ile kıkırdak düzensizlikleri giderilir. Aynı zamanda bu tedaviyle kıkırdak dokusunu canlandırmaya yönelik operasyonların yapılması da mümkündür.

Kireçlenmeden Korunmak için Neler Yapılabilir?

Osteoartriti engellemek her zaman mümkün olmayabilir ve kesin bir yöntemi yoktur. Bununla birlikte risk grubunda olan kişiler yaşam tarzında yapacağı değişiklikler sayesinde deformasyonun ilerlemesini, kas ve bağ dokularının incelerek zayıflamasını engelleyebilir.

Kilonun kontrol altında tutulması kireçlenmeyi önlemede oldukça önemli role sahiptir. Kilo arttıkça eklemlere binen yük miktarı artar. Bu durum, başlıca diz ve kalça osteoartritinin ortaya çıkmasına neden olan temel faktörlerdendir. Bu nedenle beden-kitle indeksinin düzenli olarak takip edilmesi ve aşırı kilolu hastalarda en kısa sürede sağlıklı bir diyet listesi ile zayıflama sürecinin başlatılması çok önemlidir.

Omurga, diz, ayak bileği ve kalça eklemlerine yükün sağlıklı bir şekilde dağılması için sadece kilo kontrolünü sağlamak yeterli olmayabilir. Günlük yaşamda kullanılan ayakkabıların da bu noktada etkisi büyüktür. Eklemlerde oluşabilecek mikro travmaları engellemek ve bedenin yükünü eklemlere eşit şekilde dağıtmak için ortopedik ayakkabılar tercih edilebilir.

Düzenli egzersizi yaşam tarzının bir parçası hâline getirmek de çok etkili olacaktır. Günlük yapacağınız hafif yürüyüşler, yüzme, yavaş tempoda koşu ve pilates egzersizleri ile hem omurga, kalp ve damar sağlığınızı koruyabilir hem de osteoartrite karşı önleminizi alabilirsiniz.

Kireçlenme Tedavisinde Beslenme Nasıl Olmalı?

Kireçlenme tedavisi beslenme, hastalık belirtilerini azaltmaya destek olur. Hastalığın hafiflemesine yardım ederken ilerlemesini önler. Bu süreçte beslenme düzeninde şu noktalara dikkat edilmesi önerilir:

  • Sebze, meyve, tam tahıllar, sağlıklı yağlar ve proteinlerden oluşan dengeli bir plan hazırlanmalıdır.
  • İltihabı azalttığı bilinen omega 3 yağ asitleri beslenmeye dâhil edilmelidir.
  • Vücutta serbest radikallerle savaşan antioksidanlar kullanılmalıdır.
  • Kemik sağlığında önemli rol oynayan kalsiyum ve D vitamini ihmal edilmemelidir.
  • İdeal kilo korunmalı ve fazlalık varsa verilmelidir.
  • Kıkırdak sağlığı için önem arz eden sıvı alımı artırılmalıdır.

Osteoartrit beslenmesi için uygulanabilecek bir diğer öneri de içeriği bilinmeyen gıdalardan uzak durmaktır. Aslında yapılması gereken, doğru beslenmektir. Önerilen bu beslenme planını takip ederek her bakımdan daha sağlıklı bir bedene kavuşma şansı yakalarsınız.

Kireçlenme Ağrısına Ne İyi Gelir?

Kireçlenme ağrısı hareketle artan ve zaman zaman alevlenme dönemleri olan bir ağrıdır. Ağrının şiddeti her hastada, hastalığın evresine de bağlı olarak farklılık gösterebilir. Hareketle birlikte arttığı için de günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Özellikle el, diz ve boyun bölgesinde yoğun bir şekilde hissedilen bu semptom, kişinin çalışmasına ve günlük sorumluluklarını yerine getirmesine engel olabilir. Kireçlenme ağrısını önlemek ve bu engeli aşmak için aşağıdaki uygulamalar tatbik edilebilir.

  • Sıcak uygulama: Kireçlenme ağrısı çekenler, kasların gevşemesi için sıcak uygulaması yapabilirler. Eklem tutukluğu olan hastalarda, eklemin hareket kapasitesini artırmak ve dokuları rahatlatmak amacıyla sıcak havlu, sıcak su torbası ya da sıcak duş oldukça etkili olacaktır. Bu uygulamaları osteoartrit egzersizlerinden önce yapmak da egzersiz sırasında yaşayabileceğiniz zorlanmayı ciddi düzeyde azaltır.
  • Soğuk uygulama: Ağrılı eklemi rahatlatmanın bir yolu da soğuk komprestir. Şişme ve lokal hassasiyetin yoğun olduğu eklemlerde 15 dakikalık buz uygulaması, acı hissinin kontrolüne yardımcı olacaktır.
  • Dinlenme: Ağrılı dönemlerde eklemi istirahate almak da iyi bir seçenek olabilir.

Bu yöntemler, evde rahatlıkla uygulanabilir. Kısa süreli fakat etkili çözümler sunan bu yöntemleri uygulamak için yerinizden kalkmanıza veya zaman harcamanıza gerek kalmaz. Böylece günlük hayatınıza devam ederken bir yandan tedavinize destek olabilir ve iyileşme sürecini hızlandırabilirsiniz.

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Ümit DİNÇER
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Fizik tedavi ve Rehabilitasyon alanında uzman olan sayın Dinçer, 1970 yılında Kayseri’de doğmuştur. İyi derecede İngilizce bilen Prof. Dr. Ümit Dinçer, osteaoartrit alanında önde gelen uzmanlardan birisidir.